Enerji Verimliliği

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

Enerji verimliliği, binalarda yaşam standardı ve hizmet kalitesinin, endüstriyel işletmelerde ise üretim kalitesi ve miktarının düşüşüne yol açmadan, birim hizmet veya ürün miktarı başına enerji tüketiminin azaltılmasıdır.

Yapılan çalışmalarda eğitim, etüt ve bilinçlendirme çalışmaları ile bina sektöründe %30, sanayi sektöründe %20 ve ulaşım sektöründe %15 olmak üzere dört Keban Barajı inşa edebilecek yaklaşık 7,5 milyar YTL değerinde enerji tasarruf potansiyelimiz olduğu tespit edilmiştir.

5627 sayılı Enerji verimliliği kanununda yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılmasına yönelik usul ve esaslara da yer verilmiştir.  Yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği çalışmalarında göz ardı edilmemesi gerekir.

Enerji tüketiminin sektörel dağılımına bakıldığında; ülkemizde enerjinin %30‘unun, toplam elektrik tüketiminin ise yaklaşık %43‘ünün binalarda kullanıldığı, binaların enerji tüketiminde sanayi sektöründen sonra ikinci sırada yer aldığı görülmektedir.

Enerji tüketiminin yaklaşık %40‘ından tek başına sorumlu olan binalar enerji verimliliğin açısından büyük bir potansiyel içermektedir. Türkiye‘de binalarda enerji verimliliği konusunda son yıllarda atılan adımlar umut vericidir. TS 825 Standardı ve -Isı Yalıtım Yönetmeliği? ile başlayan adımları, geçtiğimiz yıllarda uygulanmaya konan -Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği? takip etmiştir. 2011‘de yayınlanan -Türkiye‘de iklim Değişikliği Eylem Planı 2011-2023?ün Bina sektöründeki 2023 hedefi; binalarda yenilenebilir enerjiyi arttırmak ve 2017‘ye kadar tüm binalara Enerji Kimlik Belgesi verilmesidir.

Türkiye‘de binalarda birim alanı ısıtmak amacıyla harcanan enerji, AB ülkelerine göre 2-3 kat daha fazladır. Elektrik enerjisinin yaklaşık %60-70‘i ev aletlerinde, %30-40‘ı aydınlatmada kullanılmaktadır. Tüm bu veriler gösteriyor ki, konutlar, gerek enerjinin tüketilmesinde, gerekse sera gazı salımında dünyada önemli bir yere sahiptir. Bu çerçevede, yaşamın ve kaynakların sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için, gerekli önlemlerin alınmasına yönelik çalışmaların yapılması giderek daha da önemli bir hale gelmektedir.

Enerji ihtiyacı düşürmeye ve buna bağlı sera gazı salımlarını azaltmaya yönelik şu stratejiler yapılabilir:

  • Düşük talep için tasarım (yalıtım, hava sızdırmazlığı, havalandırma, bitki ile gölgelendirme, yeşil çatılar vb.)
  • Güneş enerjisi kullanımı (pasif solar tasarım, sıcak su eldesinde güneş paneli kullanımı, fotovoltaik)
  • Atık enerji (ısı pompası, atıktan biyogaz, mikro-hidro)
  • Yenilenebilir enerji kullanımı (rüzgar, güneş, hidro vb.)
  • Enerji sisteminde kayıpları azaltıcı önlemler (CHP-combined heat power, vb.)
  • Enerji ihtiyacının, kojenerasyon sistemi ve yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmasına,

Ulaşım sektöründe ise tüketilen enerji temelde fosil yakıtlara dayanmaktadır. Fosil yakıtlar CO2 emisyonunun yaklaşık %20-30‘undan sorumlu olmaları sebebiyle küresel ısınma ve iklim değişikliğinin başlıca sebepleri arasındadır. Türkiye’de enerji tüketiminin %20‘si ulaşım sektöründe gerçekleşmektedir.

Belediyelerin toplu taşımada çevre dostu araçları tercih etmesi ve hatta elektrikle çalışan araçlara yönelmesi yerel düzeyde enerji verimliliğini artırabilecek bir yaklaşımdır. Zira özel araçlara karşı başta metro ve tramvay olmak üzere kentsel toplu taşıma sistemlerinde trenler, daha az enerji harcamakta, çevreyi daha az kirletmekte ve çok daha az kazaya sebebiyet vermektedir.